''Bu blogda yayınlanan yazılar 5486 sayılı fikir ve sanat eserleri kanununun koruması altındadır.Blog sahibinin izni olmaksızın blog yazıları kısmen veya bütün olarak alıntılanamaz''

24 Nisan 2024 Çarşamba

AYLİN DEVRİMEL'in Öyküsü

Türkiye Aylin Devrimel ile akrabası Ayşe Kulin'in 1997 yılında yazdığı biyografik roman ''Adı Aylin'' sayesinde tanışmıştı.Amerikan ordusunda görev yapan Aylin Devrimel'in şüpheli bir ölüm sonucu hayatını kaybetmesi, yaptığı fırtınalı evlilikler, Türk üst sınıfından gelen ailesi gibi etkenler Türk halkının ilgisini çekmiş, kitap uzun süre çok satanlar listesinde yerini almıştı.


Aylin Devrimel 1938 yılının Ağustos ayında Leyla-Cemal Devrimel çiftinin ikinci kız çocukları olarak Ankara'da dünyaya gelir.Kendisinden yedi yaş büyük ablası Nilüfer o doğduğu gece hem annesinin doktoru hem de dostları olan doktor Halil Çıray'ın evine misafirliğe gönderilir.Sabaha kadar Dr. Çıray'ın kızı Ayşe ile doğum hakkında sohbet ederler.Ayşe'nin annesi Bihin hanım, Halit Ziya Uşaklıgil'in kızıdır. Jinekolog Dr. Halil Çıray'ın kızkardeşi Münire hanım İbrahim Ethem İlaç şirketinin kurucusu olan Yakubi Cemaatinden İbrahim Ethem Ulagay'ın eşidir.

Aylin Devrimel'in annesi Leyla hanım, Giritli Mustafa Naili Paşa'nın oğlu olan Hünkar Yaveri Hilmi bey'in kızı Melek hanım'ın, soyu Eyüp Sultan'a dayanan İzmir'in en köklü ailelerinden Bayındırlızadelere mensup Hasip bey ile yaptığı evlilikten dünyaya gelen üç kızından biridir.Leyla hanım'ın kardeşlerinden Esma Nayman ilk kadın milletvekillerimizden biri, Ecla hanım ise Ayşe Kulin'in amcasının eşidir.
Leyla Devrimel'in babası Hasip Bayındırlı'nın amcası Esat Paşa, Paris Sefiri kebiridir. Leyla hanım'ın anneannesinin babası Teşrifat nazırı ve Beyoğlu'nun ilk Belediye Başkanı olan Midilli Mahşeri Kamil bey, Keçecizade Fuat Paşa'nın kayınbiraderidir.Kamil bey'in kızlarından Hacer hanım, Büyükelçi Behiç Erkin'in ve Ahmet Hikmet Müftüoğlu'nun kayınvalidesidir.
Aylin Devrimel'in anneannesi Melek Hanım'ın dedeleri Giritli Mustafa Naili Paşa ile Teşrifat Nazırı Kamil bey ve Melek hanım'ın eşi Hasip Bayındırlı'nın amcaları Paris Sefiri Esat Paşa (Bayındırlı) ve kardeşi Abdülaziz devri vezirlerinden Emin Muhlis Paşa :
Teşrifat Nazırı Kamil bey ve Emin Muhlis Paşa Beyoğlu Belediye başkanlığı yapmıştır.
Bayındırlızade Emin Muhlis Paşa'nın kızı Emine Atiye hanım ünlü tiyatrocu Mücap Ofluoğlu'nun anneannesidir.Emin Muhlis Paşa'nın oğlu Şefik bey'in kızı Memduha hanım da yazar Mahmut Yesari'nin annesidir.

''Nafia vekili Behiç Bey'in kızı Reşide, Bayındırlı kızlarının anne tarafından kuzinleri oluyordu. Aile içinde Nanaka diye çağırılan Reşide çok genç yaşta, Feshane müdürlüğü yapmakta olan Midhat Recai (Ögdevin) ile evlenmişti''                                                                                                          
                                                                            

''Hilmi Paşa'nın ortanca kızı Kerime'nin kocası Turhan Paşa, Rusya'ya sefir tayin edilmişti. Kerime, sefire olarak gittiği Petersburg'da Çar İkinci Nikola ve ailesiyle çok yakın bir dostluk kurmuştu. Kız kardeşi Şeref, ablasını ziyarete geldiği sırada tanıştığı çarın yeğeni yakışıklı Prens Sergio Ouruzoff' a delice âşık olup, Petersburg'da kalmaya karar verince, aile karışıverdi. Kızlarının gönlüne hâkim olamayan Fatma Hanım, kızının Prens Ouruzoff' la olan evliliğini kocasından ve kayınpederinden uzun süre saklamaya çalıştı. Hele Mustafa Naili Paşa, bu evliliği asla öğrenmemeliydi. Bu skandal, Ruslara karşı savaşlarda Osmanlı askerlerine taktiklervermiş ve ömrü boyunca gâvura karşı savaşmış bir Osmanlı paşasını yüreğinden yaralayabilirdi. Aile fertleri onlara utanç getiren olayı Paşa babalarından ellerinden geldiğince saklamaya çalıştılar. Mustafa Naili Paşa torununun bir Rus prensine kaçtığını hiç bilmedi.''                                                                                      


 ''Hasip Bey, Zihni adında genç bir avukatla briç oynadı. Zihni Bey kendi gibi Avrupa'dan yeni dönmüş Selim (Sarper) isimli bir genç ile bir hukuk bürosu açmış, avukatlık yapıyordu. Hasip Bey genç adamla sohbeti koyulaştırdıkça, bu gencin çok iyi Fransızca konuştuğunu, saygın bir aileden geldiğini öğrendi ve aklına İstanbul'da koca bekleyen kızları geldi. Zihni Bey'e neden hâlâ bekâr olduğunu sordu. Zihni, hayalini kurduğu kültürlü, modern, dil bilen bir genç kızı Adana'da bulamamıştı. Hasip Bey ona kendi kızından bahsetti. Genç adam kulaklarına inanamadı. Bu soylu bir aileden gelen eski İstanbul beyefendisi, onun gibi genç bir avukata kızını tanıştırır mıydı acaba? Hasip Bey İstanbul'a döndüğünde Bayındırlıların evinde büyük bir heyecan yaşandı.Rumcanın evlerindeki önceliği Hasip Bey'in babaannesinin Kios Adası'ndan bir papazın kızı olmasından kaynaklanıyordu.Evde her zaman bir veya birkaç Rum hizmetkâr ve mutlaka bir  Rum paramana (dadı) bulunuyordu''                                                                                        
Aylin Devrimel'in teyzesi, ilk kadın milletvekillerimizden Esma hanım (Bayındırlı), Zihni Nayman ile evlenip Adana'ya yerleşmiş.

Aylin Devrimel'in teyzesiyle Ayşe Kulin'in amcasının kızları olan Zeynep hanım, Nuri Conker'in torunu Nuri Conker'in eşidir.



Aylin Devrimel'in babası Cemal Devrimel Antalya'nın İbradı kasabasındandır.Dışarıdan kız alıp vermeye pek gönüllü olmayan İbradılılar içinde yabancı gelin getiren ilk gençtir Cemal Devrimel

'' Cemal Bey Torosların Akdeniz'e bakan doruklarında kurulu Ibradı köyündendi. Tuhaf insanlardı İbradılılar.Çok tanrılı dinlerinden Hıristiyanlığa geçiş yapmadan Müslümanlığı kabul etmiş bir Roma kabilesi oldukları rivayet edilirdi. Oğullarına mutlaka yüksek tahsil yaptırır, ya hukukçu ya da devlet memuru yetiştirirlerdi. Ticaret yapmaktan ve dışarı kız vermekten hoşlanmazlardı, "iyimizi niye el alsın, kötümüzü niye el görsün" gibi, kendilerine özgü deyişleri vardı. Emekli oldukları zaman Ibradı'ya geri döner, italyan stili oymalı evler inşa ettirir, ölümü o evlerde beklerlerdi. Dillerine birçok italyanca kelime yerleşmişti. Örneğin kapıya kapı demez "la porta" derlerdi. Cumhuriyet devrinde köylerinin adı Aydınkent olarak değiştirilince, toplu halde başvuruda bulunup Ibradı adını geri alan yegâne köydüler. Cemal dışardan kız alan ilk kuşak, belki de ilk genç oluyordu İbradı'da''                                                                                    

Cemal Devrimel'in kardeşi Tahsin bey'in kayınbiraderi Rıza Mezhepoğlu, Mehmet Barlas'ın kuzeni Meliha Barlas ile evlenmiş.


Devrimel çifti Aylin'in doğumundan bir kaç ay önce Ankara'nın mutena semtlerinden Kızılay'da modern bir apartman dairesinde taşınmış.Aylin Devrimel'in çocukluğunu geçirdiği Soysal Apartmanının sahibi Ragıp Soysal'ın eşi Makbule hanım, Gülse Birsel'in babasının dayısının kızıdır.Ragıp Sosyal'ın kardeşinin eşi Selma hanım ise Haldun Dormen'in teyzesidir.


Aylin Devrimel'in sosyal apartmanında birlikte büyüdüğü yakın arkadaşlarından Betin Akay ressam Cafer Bater'in kızıdır.Betin hanım'ın eşi Ender Akay, Kapancı Cemaatindendir.Betin Akay'ın dayısı Türk Hava yolları genel müdürü Abdullah Parla, İlhan Selçuk'un bacanağıdır.


Aylin Devrimel'in Mimar Kemal İlkokulundaki en yakın arkadaşı Sevgi, Vehbi Koç'un kızıdır.İkili beşinci sınıfı bitirdikten sonra birlikte Arnavutköy Amerikan Kız kolejine yazılırlar.Aylin'in İstanbul'da kolej eğitimine başlayacağı yıl Nilüfer Devrimel de İstanbul'da Notre Dame De Sion'dan mezun olup Ankara'ya dönmüştür. Güzelliğiyle dikkat çeken Nilüfer Devrimel, ilerde Kazım Taşkent ile Yapıkredi Bankasını kuracak olan ünlü balık ithalatçısı Ali Tansever'in oğlu Aziz Tansever ile aşk yaşamaya başlar.Ailelerinden habersiz evlenen çift bir süre Londra'ya yerleşir.Nilüfer hanım burada mimarlık eğitimi almaya başlar.
Sevgi (Koç) Gönül:

Nilüfer Devrimel'in ilk eşi Aziz Tansever'in kardeşi Melek El Nimer, Filistin Kurtuluş Örgütünün kurucularından olan eşiyle birlikte bugün Lübnan'da Filistinli mültecilerin hakları için çalışmaktadır

Aziz Tansever'in son eşi Leyla Pınar'ın kardeşi, Terakki Vakfı yönetim kurulu başkanı olan Kapancı Cemaatinden Fazıl Erbelger'in eşidir.

Aylin Devrimel'in ailesi Ankara'da olduğu için yatılı okuduğu Arnavutköy Amerikan Kız Kolejindeki en yakın arkadaşlarından Aylin Koçibey, kızı Alara hanım Cem Uzan ile evlenen Rallici Renç Koçibey'in amcasının kızıdır.Aylin Koçibey ilerde eski Dışişleri Bakanlarımızdan Emre Gönensay ile evlenecektir.Gönensay ailesi Yakubi Cemaati içinde eğitimci kimliğiyle önplana çıkan ailelerden biridir.Gönensay'ın anne tarafı ise Bedirhan aşiretindendir.

Aylin Devrimel bazı hafta sonlarını kendisiyle aynı okulda gündüzcü olarak okuyan baba tarafından kuzenleri Tanju ve Tülin Dilek'in Şişli'deki evlerinde geçirir.Tülin Dilek ilerde Aylin Devrimel'in yakın arkadaşı olan Vehbi Koç'un kızı Sevgi'nin dayısının oğlu Samih Aktar ile evlenecektir.Tülin Dilek'in babasının amcasının kızı Nermin hanım da Sevgi Koç'un annesi Sadberk hanım'ın halasının gelinidir.

Devrimel çifti Aylin'in küçüklüğünde tatil için Büyükada'yı tercih eder ve burada Yalmanların bahçesindeki evi kiralarlar.Aylin ve Nilüfer, Nur Yalman ve kardeşi Şen Yalman ile arkadaş olurlar.Bir yıl sonra kızların teyzeleri Ecla hanım da aynı evi kiralar.Nilüfer ve teyzesinin kızı Semra, Nur Yalman'a aşık olduklarına karar verirler.

Yakubi Cemaatinden Gazeteci Ahmet Emin Yalman'ın kardeşi Rıfat bey'in oğulları olan kardeşlerden Antropolog Nur Yalman, Koç üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanıdır.Şen Yalman ise babasının kurduğu ve kendisinin de uzun yıllar çalıştığı TATKO Lastik şirketinin hikayesini kitap haline getirmiş.


Aylin Devrimel yazları yatıya kalmaya gittiği kuzenleri Tanju ve Tülin Dilek'in Yeşilköy'deki evlerinde bir çoğu zaten okuldan arkadaşları olan bir sosyal gurup edinir.Nil ve Pamir Bezmen, Emel ve Dori Güzelbahar, Solmaz Tarhan, Ayşe ve Fatoş Giz, Alev Akis, Şener Koyuncu, Ali Pasiner bu guruba dahil olan arkadaşlarıdır.
Hukuk eğitimi almasına rağmen profesyonel balıkçılık yapmayı tercihe eden ve bu konu üzerine birden çok kitap kaleme alan, 32 yıl boyunca reklamcılık sektöründe yöneticilik yapan Ali Pasiner, Orgeneral Galip Pasiner'in torunudur.Ali bey'in ilk eşi Figen Mirel daha sonra Nil ve Pamir Bezmen'in kuzenleri Halil Bezmen'le evlenecektir.Ali Pasiner'in ikinci eşi Bala Cevanşir'in dayısı, Haldun Dormen'in kardeşi Güler hanım''ın eşidir.Pasiner'in son eşi ve oğlu yönetmen Ali Kemal Pasiner'in annesi Sema hanım, Leyla İpekçi Kaplanoğlu'nun teyzesidir.Ali Pasiner'in eniştesi Eşref Sander, Ahmet Emin Yalman'ın eşi Rezzan hanım'ın kuzenidir.Eşref bey'in üvey oğlu Aziz Tansever, Aylin Devrimel'in ablası Nilüfer hanım'ın ilk eşidir.Pasiner ailesi Kapancı Cemaatindendir.

 

En solda Celil Layıktez onun sağında Emel Güzelbahar ve en sağda Dolly Güzelbahar


Nil Bezmen'in eşi Erol Büyükgürel'in dayısı, Galatasaray Lisesinin efsanevi müdürlerinden Behçet Güçer, şarkıcı-oyuncu Hümeyra'nın babasının üvey babasıdır.Büyükgürel çiftinin kızları Hayal hanım, Murat Murathanoğlu'nun kardeşinin eşidir.
Pamir Bezmen'in eşi yazar Nermin Bezmen de Aylin Devrimel'in arkadaş çevresinin parçası olacaktır.Nermin hanım'ın Pamir Bezmen'in vefatının ardından evlendiği oyuncu Tolga Savacı da geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetmişti.
Pamir ve Nermin Bezmen


Büyüyüp serpilen Aylin Devrimel'in ilk flörtü Erkan Mermercidir.Aylin Devrimel'in arkadaşı Sevgi Koç'un teyzesinin kayınbiraderinin oğludur.Aylin Devrimel, Erkan Mermerciyi bir süre peşinde koşturduktan sonra Alev Güran ile flört etmeye başlar.



Aylin'in lise ikiye geçtiği yıl çocukluk arkadaşı Betin de kolejin hazırlık sınıfına yazılır ve böylece iki yakın arkadaş tekrar buluşmuş olur.Betin'in Feride ve Klerden oluşan arkadaş gurubuna Aylin de dahil olur.Kler ilerde Erdoğan Tanbay ile evlenecektir.Kler Tanbay'ın kayınbiraderinin kızı Zeynep Tanbay, Ufuk Uras'ın eşidir.Aylin yeni arkadaş gurubunu sevgilisi Alev Güran ile tanıştırınca Güran'ın yakın arkadaşı Güven Osma da Feride Selem ile çıkmaya başlar.

Selem ailesi Karakaş Cemaatindendir.


Güven Osma'nın dedesi Tarihçi Ali Reşad bey'dir.Osma'nın halasının eşi Yanyalı Ziraatçi Naki Bekmen, Siirt mebuslarındandır.
Tarihçi Ali Reşad bey:

Güven Osma:


Aylin üniversite eğitimi için Londra'ya ablası Nilüfer'in yanına gider.Nilüfer ve Aziz Tansever Aylin'i tanıştırmak için ona layık olduğunu düşündükleri gençleri evlerine davet ederler.Londra Üniversitesinin iktisat bölümünde okuyan Piyale fabrikalarının ortağının oğlu Engin Baraz da bu gençlerden biridir.Engin Baraz ilerde Yakubi Tekyeli-Ban ailesinden Neda hanım ile evlenecektir.Engin Baraz'ı en son yazar Ayşe Kulin'in hayat arkadaşı olarak görürüz.



Aylin Devrimel bahar aylarına doğru dayısı Hilmi Bayındırlı'nın yanına Cenevre'ye gider ve onun ısrarıyla Paris Üniversitesine kaydolur.Yaz ortalarında Nilüfer ve Aylin Devrimel annelerinin göğsünde bir ur olduğu öğrenir.Leyla hanım kanserdir, ameliyat olur.Hilmi Bayındırlı ablasını bir de İsviçre'deki doktorlara göstermek ister.Leyla hanım ve Aylin birlikte Cenevre'ye giderler.Aylin bu şartlar içinde Paris Üniversitesine başlar.Her hafta sonu Cenevre'ye annesini ziyarete gider.

Leyla Devrimel 1961 yılı sonbaharında vefat eder.Bir ay babalarıyla kalan iki kızı birlikte Paris'e dönerler.Nilüfer Paris'e 1960 yılında taşınmıştır.Londra'daki tahsil hayatını bitirip Diplomat olmaya karar veren Aziz Tansever Nato'ya başvurur ve tayini Paris'e çıkar.Çift Paris'te güzel bir eve yerleşir, Ressam Osman Hamdi bey'in kızına ait olan bu evi Leyla hanım ayarlamıştır.Osman Hamdi bey'in torunu Cenan Sarc, Leyla Devrimel'in arkadaşıdır.Yeni kaybettiği annesine ait dayalı döşeli evi ne yapacağını bilememektedir ki o sırada devreye Leyla hanım girmiştir.

Annesinin ölümünden sonra bunalımın eşiğine gelen Aylin Devrimel ablasının yanına Paris'e taşınır.Annesinin gözleri önünde ölmesine müdahale edemeyen Aylin Devrimel tıp okumaya karar verir.Devrimel kardeşlerin teyzeleri Esma Nayman Milletlerarası Kadınlar Konseyi Kurulu üyesi olduğu için Paris'e bu kurulun toplantısı için gelir.Otel lobisinde yemek yerken karşılaştıkları Libya Prenslerinden Şeyh Ben Tekkouk Sunusi ile tanışıp aşık olan Aylin Devrimel kendini bir peri masalının içinde bulur.Aylin Devrimel'in Şeyh Sunusi ile evlenirken nikah şahitliğini yapan Bülent Uşaklıgil, Aylin Devrimel'in doğumunu gerçekleştiren Dr. Halil Çıray'ın eşi Bihin Uşaklıgil'in kardeşidir.


Eşiyle ilişkisinde sıkılan Aylin Devrimel ablası Nilüfer ile birlikte babasını görmek için Türkiye'ye gider.Burada Bala Safyurtlu'nun verdiği bir partide Paris'te öğrenci olan ünlü bir armatörün oğlu Polat Saran ile tanışır.İkilinin ilişkisi Paris'te de devam eder.Eşi Prens Tekkouk Aylin'in tavırlarından şüphelenip onu odaya kilitlemeye başlar.Bu evlilikten iyice bunalan Aylin Devrimel, ablası Nilüfer'in eşi Aziz Tansever'in arabasıyla Fransa'dan İsviçre'ye kaçmaya karar verir.Üç gün sonra İstanbul'a varıp babaları Cemal bey'in Şişli'deki evine yerleşirler.

Yaz sonunda Aylin tıp okumak için Cenevre'ye gider.Hilmi dayıları bir süre onları otelinde ağırlar sonra Nilüfer Paris'e geçer. Hilmi dayı da Aylin'i bir arkadaşına emanet edip Amerika'ya döner.Fransa ve İsviçre'deki pek çok üniversite Aylin Devrimel'i reddeder.Sadece Neuchatel'de bir üniversite yeşil ışık yakar o da 25 yaş limiti koymuştur.Bu işi hallederler ve Aylin İsviçre'de tıp okumaya başlar.
 

Neuchatel üniversitesinde tıp okumaya başladığında 26 yaşındadır Aylin Devrimel.Ertesi yıl yatay geçiş yaparak Lozan Üniversitesine geçer.Burada kendisine zorlandığı fizik derslerinde yardımcı olan Jean-Pierre Eger ile birlikte 1966 yılının yazını Türkiye'yi gezerek geçirirler.Ablası Nilüfer Devrimel de kardeşine aşık olduğu adamdan yani Kasım Gülek'ten bahseder.Hala ilk eşi Aziz Tansever ile evli olan Nilüfer Devrimel, Paris'e döner dönmez eşinden boşanacağını ve Kasım Gülek ile evleneceğini söyler.

Nilüfer Devrimel ve Kasım Gülek, yıllar önce Nilüfer hanım'ın teyzesi milletvekili Esma Nayman'ın evinde tanışmıştır.Uzun uzun sohbet eden ikili o yazbaşı Hilton otelinde bir davette tekrar karşılaşırlar ve bu evliliğe giden ilişkinin başlangıcı olur.

Aylin ve Jean-Pierre Lozan'a döndükten sonra birlikte yaşamaya başlarlar.Eğitim harcamaları maddi açıdan Aylin'i zorlamaya başlayınca sevgilisi Jean-Pierre İsviçre vatandaşı olması halinde eğitimi bedavaya getirebileceğini söyler ve bunun için evlenme teklif eder.

Bu arada Nilüfer Devrimel de boşanmak için eşi Aziz Tansever'i ikna eder ve Paris'ten ayrılıp Türkiye'ye döner ve hemen boşanır eşinden.Ardında da Kasım Gülek'in Ankara Bahçelievler'deki evinde sade bir törenle evlenirler.

                                                                                 


Aylin Devrimel de Libyalı eşiyle boşanma işlemlerinin tamamen sona ermesinin ardından Jean Pierre Egger ile İsviçre'de evlenir.Düğünde Sadece eşinin ailesi ve boşanma işlemleri için büyük emek harcayan dayısı Hilmi Bayındırlı ve eşi vardır.

1971 yılının Temmuz ayında Aylin Devrimel , Newyork'ta New Rochell Hospitol'da asistanlık yapmak için adım atar.Eşi Jean Pierre Los Alamos'ta Nükleer araştırma merkezinden geri çeviremeyeceği bir teklif almıştır. Aylin çölün ortasındaki New Mexico'ya gitmek istemez.Aylin'in başvurusunu kabul eden yerler arasında en uygunu New Rochelldir ama Los Alamos'a uzaktır.Aylin ve eşi boşanmayı düşünmez ama uzak yaşamanın zor olacağının bilincindedirler.Altı yıllık bir evliliğin ardından medeni bir şekilde boşanırlar


Aylin Devrimel'in New Rochell hastanesinde tanıştığı Afganistanlı genç meslektaşı Azim çocukluk arkadaşı Zeynep Tarzi'nin eşi çıkar.Aylin, Zeynep Tarzi ve eşi Azim sık sık birlikte vakit geçirmeye başlarlar.Afganistan sefareetinde verilen bir kokteyle de davet ederler Aylin'i.Burada tanıştığı BM Afganistan Sefiri Paswak'a aşık olur Aylin.Arkadaşlarının Paswak'ın evli olduğu yönündeki uyarılarını da dinlemez.İkisi de birbirlerine evlilikleri hakkında soru sormaz.İkili bir yaz önce Türkiye sonra da Afganistan'a gider.Aylin tüm tanıdıklarına tanıştırır Paswak'ı, ancak Afganistan'da Paswak'ın ailesine tanıştırılmaz Aylin.
Zeynep Tarzi'nin babası Fettah Tarzi Afganistan kralı Emanullah'ın kayınbiraderidir.Zeynep hanım'ın dedesi Mahmut Tarzi, Atatürk hayranıdır ve Afganistan'ın modernleşmesi için büyük çaba harcamıştır. Mehmet Eymür'ün kardeşi İnci hanım, Zeynep Tarzi'nin amcasının oğlu müteveffa Şahap Tarzi'nin eşidir. Zeynep hanım'ın annesi Pakize Tarzi Türkiye'nin ilk kadın jinekoloğudur. Babasının uzaktan akrabası olan Doktor Azim'den ayrılan Zeynep hanım daha sonra Osmanlı hanedanından Ertuğrul Osman Efendi ile evlenmiştir                                                                                                                  

                                                                      Afgan Sefir Paswak                                                                      
                                                

1972 yılında Paswak'ın tayini Londra'ya çıkar.Aylin de onun peşinden Londra'ya gitmek ister.Arkadaşları onu ikna etmek için uzun çabalar harcarlar nihayet Aylin Londra'ya yerleşmekten vazgeçer.Paswak'la her üç ayda bir  Londra Paris hatta Roma'da buluşurlar.1974 yılında Paswak'ın tayini Hindistan'a çıkar.Aylin de kariyeri ve sevdiği adam arasında tercih yapmak durumunda kalır.Çalıştığı hastanenin psikiyatri bölümünün şefliğine tayin edilmesi de kararını vermesinde etkili olur.Paswak Aylin'i Hindistan'a davet eder.Aylin her seferinde büyülenmiş olarak geri döner.En son Aylin Yeni Delhi hastanesiyle görüşüp kendisine iş ayarlar.

Arkadaşı Zeynep Tarzi kendi kocasıyla sorunlar yaşarken bir yandan da arkadaşının bir adamın peşinden sürüklenmesini istemediğinden onu birlikte yaşamaya ikna eder.Zeynep Tarzi'nin eşi Azim'in arkadaşı Dr. Bayram Karasu, Aylin'i çalıştığı hastanedeki Türkiye'den gelen doktor Mişel Radomisli'yle tanıştırır.Bir kaç ortak buluşmadan sonra Aylin Paswak'ı görmek için Yeni Delhi'ye gitmekten vazgeçer ve Mişel Radomisli'yle yeni bir aşka yelken açar.Radomisli'nin önceki evliliğinden dünyaya gelen çocukları da Aylin'i çok sever.İki ay içinde evlenmeye karar verirler.Aylin'in ailesindeki herkes bu evliliği destekler, tek karşı çıkan kişi ablası Nilüfer Gülek'tir.Damadın Yahudi olması, Nilüfer hanım'ın onu istememesinin en önemli sebebidir.

                  
Kırk yaşındaki Aylin artık çocuk sahibi olmak istemektedir.Mişel çocuklarını sadece Musevi olarak yetiştirebileceğini söyleyince Aylin de Museviliğe geçer ve kendisinin organize ettiği bir Musevi düğünüyle Mişel Radomisli'yle evlenir. Aylin hahamın önüne Zeynep Tarzi'nin babası Fettah Tarzi'nin kolunda gelir.Mişel Radomisli'yle evliliğinde 6 kez düşük yapan Aylin, artık çocuk defterini kapatmışken çocuğu gibi sahipleneceği yeğeni Tayyibe Gülek eğitim için teyzesinin yanına Amerika'ya taşınır.
                                                                                   

                                                                             

Tayyibe Gülek'in 1996 yılında evlendiği Murat Birsel, İzmirli ünlü Birsel ailesindendir.Murat Birsel ikinci evliliğini yazar ve oyuncu Gülse Birsel ile yapmıştı.


Mişel Radomisli ile hem çalışma ortamında hem evde birlikte olmak Aylin için artık sıkıcı olmaya başlar.Bir süre evlerini ayırır sonra da boşanırlar.Bu arada Aylin'in hayatına yaşlı ve zengin erkekler girmeye başlar.
Farklı erkeklerle ilişkilerinin ardından iyileşmesine büyük katkı sağladığı hastası Alex'in babası olan yapımcı Joseph Cates ile evlenir Aylin.Joseph Cates'in Çinli eşinden dünyaya gelen kızları ünlü aktris Phoebe Cates ve Valerie'nin yıldızı bir türlü  Aylin'le barışmaz.
                                                                                      

                                                                                   

Eşi ve onun kızlarıyla yaşadığı sorunlardan bunalan Aylin kaçış planı olarak da değerlendirebilecek bir amaç için çalışmaya başlar.Körfez Krizi sırasında Irak'a gönderilen askerlerle çalışacaktır ve bunun için 2 yıl eşinden ayrı yaşamak zorundadır.Amerikan ordusuna girmek o kadar da kolay değildir.Askeri eğitim almaya başladığında 53 yaşında olan Aylin kısa sürede Albay rütbesine kadar yükselir.Tam da istediği gibi Körfez Savaşından dönen askerleri tedavi etme şansı bulur.Bu arada eşi de gittiği zayıflama merkezinde tanıştığı bir kadınla birlikte olmaya başlar ve Aylin'e boşanmak istediğini bildirir.Mal paylaşımı yüzünden uzayan, çekişmeli boşanma süreci Aylin Devrimel'in beklenmedik ölümüyle son bulur.


''Aylin Radomisli Cates, 19 Ocak 1995 Perşembe günü, evinin bahçesinde, o sabah evini temizlemeye gelen hizmetçisi tarafından, kendi arabasının altında ölü bulundu. Üstünde ve etrafta nasıl öldüğüne dair hiçbir iz yoktu. Bir hırsızın saldırısına uğramış değildi. Bir katille boğuşmamıştı. Elbisesi yırtılmamış, tırnakları kırılmamış, saçı başı dağılmamıştı. Çorapları bile kaçmamıştı. Kaptıkaçtı tipi arabası, parke taşı döşeli dümdüz avluda, aklın almayacağı bir nedenle kayarak dört parmak yüksekliğindeki seti atlamış, meyil aşağı inmiş, ön tekerlekleri yolda, arka tekerlekleri duvara takılı durmuştu. Aylin, arabanın altına çaprazlamasına girmiş, sırtüstü yatıyordu. Üstünde abiye bir gri döpiyes, yakasında yarım ay biçiminde bir elmas broş, parmağında tek taş yüzük vardı. Otopsi raporuna göre, iki gün önce, Salı gecesi ölmüştü.Zengin, ünlü ve saygın insanların yaşadığı mahallede, yerel polis ve yerel yöneticiler, Bedford'un adını polisiye bir olaya bulaştırmamak için, dosyayı apar topar denebilecek bir hızla kapattılar. Teşhis, "Freak Accident" yani "Garip Bir Kaza" idi. 
Kaza gerçekten de garipti. Bir insanın kendi arabasının altına çaprazlama yatarak, göğsüne aks saplanması neticesinde ölmesini, hiç kimsenin aklı almıyordu. Ailesi özel dedektifler tutarak olayın üstüne gitti. Hatta MİT'in bile bir araştırma yaptırdığı söylentisi oldu. Ama ölümü üzerine verilen ilk raporların dışında hiçbir bulgu elde edilemedi. 
Aylin'in öldüğü Salı gecesi, orada olanları sadece Toby von Schweir gördü. O da bir köpek olduğu için bildiklerini kimseye aktaramadı. Aylin'i herhangi birinin veya bir kurumun öldürmüş olması ne kadar uzak bir ihtimalse, "garip bir kaza" neticesi ölmesi de, aynı ölçüde uzak bir ihtimaldi''                                                                              

 Arkadaşı yazar Nermin Bezmen de ani ölümüyle herkeşi şok eden arkadaşı Aylin'in ölümündeki gizem perdesini aralamaya çalışmış.
                                                                                   Garip bir ölüm

Ah canım Aylin’ciğim. Yaşadığı şehrin karakterine bu kadar uyan, mekânıyla bu kadar bütünleşen bir insan olabilir mi? Güzel, alımlı, ışıklı, dişi, ünlü, pırıltılı, enerjik, macera dolu, sergüzeşt, serseri, hırslı, zengin, tavizsiz... Aylin Devrimel Radomisli Cates. Her bir ismin ayrı bir hikâyesi var. Bu kadarı tamamlamıyor Aylin’i. Aradan çıkmış iki soyadının ve adına hiç eklenmemiş daha nice gönül macerasının, prenseslik ünvanının gölgeleri var harflerin aralarında. 16 Ocak, akşama doğru bir saat... Aradığımda telefonları cevap vermiyor. Ertesi akşam, arkadaşımız Ahmet Ertegün’ün evinde yemekteyiz. Kokteyl saatini uzatıyor Ahmet’le Mica. Aylin bekleniyor... ve sonunda masaya geçiyoruz. Herkes merak içinde. Haber vermeden gelmemesine şaşkınız. Masadaki yerini tutuyor Mica, belki geç de olsa gelir diye. Aylin’le düşmanlık içinde ayrılma aşamasında olduğundan, kocası Joseph Cates’e sormak istemiyoruz. O yemekte iskemlesi, tabağı boş kaldı Aylin’in. Daha o saatlerde, ardında bıraktığı boşluğun sadece bir yemek masasındaki yeri olmadığını henüz bilmiyorduk. Halbuki bizim beklediğimiz saatlerde Aylin, Bedford’daki evinin kapısında kendi arabasının altında yatıyormuş... soğumuş bedeniyle. Yine şaşırtan ve

“Olamaz” dedirten bir ölümle ayrılmıştı aramızdan.

Hızlı yaşadı, ateş yalar gibi geçti dünyadan

Oklahoma’daki askeri hastanede görevini yaparken, tedavi ettiği askerlerin, korkusuzca savaşmaları için cesaret verici ilâçlar kullandıklarını fark etti ve bunu bir raporla üstlerine bildirdi. Ama üstleri bunu zaten biliyorlardı ve ona bu konuda sessiz kalmasını söylediler. Tam da insanına söylemişlerdi “sessiz kal” diye.

Aylin, sözleşmesi bitip ordudan ayrıldıktan sonra da bu konunun üzerine gitmeye devam etti. Üstelik şimdi yeni bir amacı vardı: diplomat olmak. Sessiz kalmak bir yana, durumu Washington’da seslendirecekti... ve birileri Aylin’in sesini kesti...


Aylin Devrimel akrabası Ayşe Kulin'in yazdığı kitap sayesinde ölümünden sonra Türkiye'de ünlü bir isim haline gelirken diğer yandan da siyasi bir tartışmanın içinde zikredilmeye başlanır ismi.Devrimel'i ülke gündemine taşıyan konu Fethullah Gülen'in Amerika'da kalması için referans olmasıdır.
Geçirdiği Trafik kazasının ardından uzun geçen bir iyileşme süreci sonrası dine yönelen ve Fethullah Gülen'in cemaatiyle bağlantı kuran kardeşi Nilüfer Gülek, kitabın yazarı Ayşe Kulin'i de Gülen ile tanıştırmak istemiş ama Kulin bu isteği reddetmiştir.Ayşe Kulin bir ropörtajında ''Adı Aylin'' kitabının bir sene boyunca best seller listesinde 1 numarada kalmış olmasının Fethullah Gülen cemaatinin sağlamış olabileceğini düşündüğünü söylemiştir.
 


Aylin Devrimel'in hayatını kitap haline getiren Ayşe Kulin'in amcası, Devrimel'in teyzesi Ecla hanım'ın eşidir.Kulin ve Devrimel, akraba olmalarının yanısıra Soysal apartmanında birlikte büyüyen iki arkadaştır aynı zamanda.Kulin'in bir gazetedeki köşesinde Aylin Devrimel'in hikayesini yazması halkın ilgisini çeker ve bunun üzerine gazetenin yayın yönetmeni Ercan Arıklı bu hikayeyi kitap haline getirmesini teklif eder.Nilüfer Gülek'i arayan Ayşe Kulin onun da onaylamasıyla kitabı yazmaya koyulur.Amerika'da Aylin Devrimel'in iki eşi ve tanıdıklarıyla yaptığı görüşmeler sonucu ortaya çıkan kitap Aylin Devrimel'i tüm ülkeye tanıttığı gibi Ayşe Kulin'in de yazar olarak büyük bir çıkış yapmasını sağlamıştır.

Yazar Ayşe Kulin'in annesi Sitare hanım, Maliye Nazırı Reşad Paşa'nın torunudur.



Ayşe Kulin'in 19 yaşında evlendiği iki oğlunun babası Mehmet Sarper, Selim Sarper'in kardeşi Nilüfer hanım'ın oğludur.

                                                                                     


Ayşe Kulin'in ikinci eşi Eren Kemahlı, Süreyya Paşa'nın kardeşi Ziya Emiroğlu'nun torunudur.




Adı Aylin kitabı yayınlanıp popülarite kazandıktan sonra kitapta ismi geçen aile üyelerinden Tayyibe Gülek eleştirel bir yaklaşımda bulunurken, Devrimel'in ablası Nilüfer Devrimel, Ayşe Kulin'in eserini çok beğendiğini belirtmiş.

                                                                                     ABLASI ANLATIYOR

Kitapta Nilüfer'in Aylin'e tüm hayatı boyunca haksızlık yaptığı izlenimi doğuyor. Örneğin, evlendiği bütün erkeklere karşı çıkmışsınız. Bu doğru mu?

- İnsan, yetiştirdiği en kıymetli kişinin en iyi olmasını ister. Evlendiği insanları görüyorsunuz. Bir süre sonra kendi ‘‘Maalesef yürümüyor’’ diyordu bana. Ben bunu baştan görüyordum. Tıpkı kızımda gördüğüm gibi.

Siz kitabı okuduğunuz zaman böyle bir yargının çıktığını gördünüz mü?

- Ben kitabı okumadım. Yer yer baktım.

Neden okumadınız?

- Çünkü, ben yazdırdım kitabı. Benim anlattıklarımı, Ayşe hanım çok güzel bir şekilde yazmış. Hatta, Kasım Bey'in anılarını da ona yazdırmayı düşünüyorum. Kalemi çok kuvvetli. Binlerce kişi telefon etti. ‘‘Sabaha kadar uyuyamadık, bu kitabı okuduk’’ diye. Fakat, benim bir şartım var. Kitap, İngilizceye çevrildiğinde, tutarsa kazandığı parayla bir Aylin Bursu yapacak. Söz verdi bana.

Aylin'i yetiştirirken amacınıza ulaştınız mı?

- Hayır. Aylin müthiş bir kadındı. Harika şeyler yaptı. Daha da yapacaktı. Ama evlendiği adamlar hep onu aşağıya çekti. Aynı şeyi şimdi kızımla yaşıyorum.

TAYİBE ELEŞTİRİYOR

Kitapta annenizin Aylin hanıma biraz haksızlık yaptığı kanısı ortaya çıkıyor.

- Onu yazar da söylüyor. ‘‘Belki biraz Nilüfer'e haksızlık yapmış olabilirim’’ diyor. Annem, konuşmalarında kendisini öyle prezante etti. Ayşe Kulin'in günahı yok. O gün annem öyle istemiş ve öyle konuşmuş.

Kitapta, Aylin'in evliliklerinde çıkarlarını gözettiği, mantık evlilikleri yaptığı imajı ortaya çıkıyor.

- Ayşe Kulin, geçenlerde bir yazıda, ‘‘En çok tepki bana Tayibe'den geldi’’ demiş. İnsana, bu kadar sevdiği ve yakından tanıdığı bir kişi için ne yazılsa az geliyor. Doğru olmayan yerleri olunca, doğal olarak üzülüyorum. Evliliklerinde böyle bir şey düşünmesi anlamsız. Aylin, kendisine maddi yönden gayet iyi bakabilen, bu konuda hiç bir endişesi olmayan bir insandı. Bu beni çok rahatsız etti.

Yazarın kurgusu olabilir mi?

- Belki... Hastalarla olan bölümler kurgu diyor, kendisi. Roman tekniğiyle yazılmış bir kitap. Tam bir biyografi değil. Ama Joe ve ailesiyle ilgili bazı şeyleri Ayşe Hanım'ın bilmesine imkan yok. Bunları en iyi ben bilirim. Belki objektif olamayacağımı düşünebilirsiniz. Ama ben gerçekleri söylerim.

O zaman bu kitap yüzde yüz Aylin'in biyografisi diyemeyiz.

- Uzun zamandan beri ben kitap hakkında fikrimi netleştiremedim. Tabii, teyzemin hayatının kitaba dökülmesini neticede çok güzel bir şey. Herkes çok beğenmiş. Belki, bir yazarın kendisine tanıdığı bir haktır bu. Eğer bir biyografiyse bu, sadece isimlerle, insanları doğru yazmakla olmaz. Benim ismim, babamın ismi geçiyor. Özellikle, kimsenin bilemeyeceği, benim babamla aramda olan ilişkinin bir iki satır bile olsa saptırarak yazılması beni çok rahatsız ediyor. Babamın çocuklarıyla fazla ilgilenemediğini yazıyor. O kadar yanlış ki... Bütün hayatı boyunca, çocukları olsun diye beklemiş zaten. Anormal üstümüze titrerdi. Canımız acıdığında anne diye değil, baba diye ağlardık. Binlerce insanın bu kitabı okurken yanlış anlamalarını istemem.

Başka yanlışlar da var mı size göre?

- Kocalarıyla ilgili bölümler de doğru değil. Belki, biraz feminist bir yaklaşım, ama teyzem gibi bir insanın hayatının illa da kocalarına, hayatındaki erkeklere göre bölünmesine karşıyım. Kaderindeki dönüşüm noktaları kocalarına göre ayarlanmamalıydı. Anlatacak daha bir çok şey varken, çocuk düşürme olaylarına bu kadar detaylarıyla girilmesi gerekmezdi.

YAZARIN YANITI

‘‘Adı: Aylin’’ bir roman mı, yoksa biyografi mi?

- Biyografi, ama içinde kurgular da olan bir biyografi.

Hastalarla olan ilişkiler, kitabın başında da söylediğim gibi kurgudur. Zaten her biyografide biraz kurgu vardır. Fakat, Tayibe hanım kurguların Aylin'in hayatındaki birçok gerçeği saptırdığını söyledi.

Olabilir. Belki o öyle düşünmüştür. Ama romanı ben yazdım. Bunu son kez söylüyorum... Ben, birçok insanla konuştum. Aylin'i tanıyan birçok insandan bazı olayları dinledim. Kendim de Aylin'i tanıyan bir insan olarak, ressamın resim yapması gibi kendi boyalarıma batırarak yaptık bu resmi. Kendi empresyonlarımı anlattım. Zaten Aylin'in hayatı değişik bir insan olduğu için yazıldı. Yoksa Aylin, bir tarihi kahraman değil, dünyaya mal olmuş bir sanatkar değil. İçki olayı Tayibe'yi çok üzdü, ama neden üzdüğünü anlayamadım. Demek ki, imajinasyonumu ben o şekilde kurabilmişim ve bu da benim kısırlığım. Hastasıyla birlikte içmesinde ben hiçbir sakınca görmedim. Bu saatten sonra ben bunu değiştiremem. Ayrıca Aylin, içki içen bir insandı. Bunu bütün arkadaşları da biliyor. Ama benim tanıdığım kadarıyla Aylin alkolik değildi.

Zaten Tayibe hanım da Aylin'in çok fazla içki içmediğini söylüyor.

- Tayibe hanım, bir kitap daha yazabilir. Bambaşka bir açıdan anlatabilir ve o kitap da çok satar, eminim. Herkes Aylin'le enterese olmuş durumda. Ama bu işi ben yaptım ve bu benim algılarımdı. Bunun hesabını da ancak bu şekilde verebiliyorum.

Tayibe hanım, ‘‘Buralar yazılırken neden bana sormadı Ayşe Kulin’’ diye soruyor?

- Ben, her şeyi herkese sormadım. Bir sürü şey dinledim. Herkesi bir başka insanla kontrol etmeye kalkamazdım. Nilüfer'in oğluna düşkün olduğunu çok dinlemiştim. Nilüfer, tiyatrosu olan bir kadındır. Belki bunun tiyatrosunu yapmayı istedi o sırada. Eğer, Nilüfer bana bu empresyonları vermişse yapabileceğim bir şey yok. Ama Tayibe'yi kırdığım için özür dileyebilirim. Onu kırmayı hiç istemedim. Tayibe'yi o kadar çok sevdim ki, onu çok yücelterek yazmaya çalıştım. Bazı gerçekleri de Tayibe'nin görmesi lazım. ‘‘Babası çok yaşlıydı’’ sözlerini daha sonraki baskılarda değiştirmeye çalıştım ki, bu saklanamaz bir gerçekti. Geç evlenmiş, geç baba olmuş yaşlı bir babaydı.





Kaynakça:

Adı Aylin, Ayşe Kulin