''Bu blogda yayınlanan yazılar 5486 sayılı fikir ve sanat eserleri kanununun koruması altındadır.Blog sahibinin izni olmaksızın blog yazıları kısmen veya bütün olarak alıntılanamaz''

1 Kasım 2019 Cuma

SON İSTANBUL KADISI KAPANCI İDİ




Adını Nazım’dan alıyor

Memet Ali Alabora ailesi, aslen nereli olduğu ve kökeni ile ilgili bir röportajda şunları aktarmıştır;
Baba tarafım 1910 senesinde Selanik’ten İstanbul’a göçmüş ve 1923 yılında takas ile Selanik’teki mülklerine karşılık kendisine Şişli’de bir apartman verildiğini ve sonrasında Büyükannesinin apartmanı müteahhite verdiğini ve battığını söylemiştir. Babasının anne tarafı ise Çallı ve Pınar aileleri oluyor. Selahattin Pınar babasının dayısı. Selahattin Pınar’ın babası Sadık Efendi, eski Çal mebusu. Ressam İbrahim Çallı da uzaktan akraba. Babaannesinin annesi İsmet Hanım Altunizadeli eski bir İstanbullu. 
Annesinin baba tarafı ise Selanikli. Anneannemin soyadı Tuna nehrine atfen ‘Yeşiltunalı’dır. Bulgaristan’ın Rusçuk bölgesinden çıkıp Girit’e gitmişler, Girit’ten sonra Anadolu’ya gelmişler. Annem Çemişkezek doğumlu ama aslen Balıkesir Edremitli. Böyle bir kısmı Anadolu’da, bir kısmı çok daha farklı bir aile. Ama dedem, babam ve ben İstanbulluyuz demiştir. 
Mustafa Alabora ve Memet Ali'nin annesi  Betül Arım'ın yolları 1974 yılında ''Ağrı Dağı Efsanesi'' oyununda kesişiyor.1977'nin 25 Kasım'ında Memet Ali gözlerini açıyor Okmeydanı SSK'da.H'siz yazılan adını Nazım'dan alıyor, ''Memeleketimden İnsan Manzaraları''ndaki Memetçik Memet'ten ..

Memet Ali Alabora’nın babaannesi ve Mustafa Alabora’nın annesi Nurhayat Pınar, Besteci Selahattin Pınar'ın kızkardeşidir.
Babaları ise  son İstanbul Kadısı Sadık Bey'dir.
Sadık Bey, aynı zamanda Denizli Mebusluğu ve Serez kadılığı da yapmıştır.
                                                                             

Kadı Sadık bey kızı Nurhayat'ı Nuri Conker'in yeğeninin oğlu Sabahattin Alabora ile evlendirmiş:
Merhum Denizli Meb'usu ve İstanbul kadısı Bay Sadık kızı Nurhayat ile merhum Gazianteb meb'usu Nuri Conker yeğeni merhum Bay Mustafa oğlu Sabahattin Alabora'nın 12.6. 1944 pazartesi günü nikah törenleri Beyoğlu evlenme dairesinde seçkin davetliler huzrile icra edilmişdir.Genç evlilere saadetler temenni ederiz.




Kadı Sadık bey'in oğlu Hüsamettin Pınar'ın eşi Cavidan hanım'ın babasının dayısı Emin Yeniçay, ünlü şair Abdülhak Hamit Tarhan'ın damadıdır.Cavidan Pınar'ın amcasının kızı Feriha hanım, Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Hüseyin Nail Kubalı'nın eşidir.Kubalı'nın kardeşi Cavit Nail bey'in eşi Nimet hanım, Niğde mebusu Ebubekir Hazım Tepeyran'ın kardeşidir.Cavit Nail Kubalı'nın torunu Can Kubalı, Raif Dinçkök'ün kardeşi Sabahat hanım'ın torunu Nil hanım ile evlidir.


Kadı Sadık bey'in kızı Melahat İçli de Yeşilçam emektarı aktrislerimizdendir.İçli'nin evlendiği Abdurrahman Palay, seslendirme sanatçısı aktörlerimizden:
                                                                               
                                                                               

Abdurrahman Palay'ın kızı Ceylan Palay, aktris, sunucu ve seslendirme sanatçısıdır:




Kadı Sadık bey'in kızı Türkan hanım  Opera sanatçısı Nazım Harupçuyla evlenmiş.Çiftin ünlü oyuncu Uğur Yücel ile evli olan kızları Derya Alabora sahne adı olarak teyzesinin soyadını tercih etmiş.





Selahattin Pınar ilk eşi Afife Jale ile



     
(afife jale biyografisi)

’NEREDEN SEVDİM O ZALİM KADINI’

Eroin bağımlılığı, Afife Jale-Selahattin Pınar evliliğini nasıl yok etti?
Ünlü bestekár Selahattin Pınar’ın, büyük aşk yaşadığı eşi, sahnelere çıkan ilk Türk sanatçı Afife Jale için bestelediği bu şarkının trajik hikáyesi.

İKİSİ de 1902 İstanbul doğumluydu.

İkisi de ailelerinin karşı çıkmasına rağmen, evlerini terk edip; yaşam biçimi, kurtuluş alanı olarak gördükleri sanatı seçtiler.

Afife, İstanbul Kız Sanayi Mektebi’nde okuyordu. Osmanlı’da Türk ve Müslüman kadınların sahneye çıkması yasaktı. O, yine de 1918 yılında "Jale" adıyla Darülbedayi’ye başvurdu. Kabul edildi. Ailesi bunu duyunca sert tepki gösterdi. Babası kızına "Fahişe mi olacaksın" diye bağırınca evi terk etti.

Afife Jale, Darülbedayi’de stajyer oyuncu kadrosuna alındı.

Yeniden doğmuştu; anne-babası, kulis ve sahneydi.

1919’da Hüseyin Suat’ın "Yamalar" adlı oyununda, "Emel" rolünü oynayacak Eliza Binemeciyan’ın Paris’e gitmesiyle şans ona güldü.

Böylelikle Afife Jale, Kadıköy’deki Apollon Sineması’nda sahneye çıkan ilk Müslüman Türk kadını oldu.

Ancak bir Türk kızının sahneye çıkması ortalığı ayağa kaldırdı. Afife Jale hep direndi. Ama Darülbedayi yöneticileri onu tiyatronun kadrosundan çıkarmak zorunda kaldılar.

UYUŞTURUCUYA BAŞLIYOR

Tiyatrosuz kalması Afife Jale’yi sarstı. Kaçışı haplarda ve uyuşturucuda aramaya başladı.

Hap, esrar, zamanla yerini eroine bıraktı.

Bu arada sahneye çıkmak için elinden gelen çabayı gösterdi.

Adını değiştirdi. Çeşitli kumpanyalar ile Anadolu’ya gitti. Karşısına zorluklar çıkarıldı. Kurtuluşu hep uyuşturucuda aradı.

1923’ten sonra Türk kadınları Atatürk’ün emriyle sahneye çıkmaya başladı.

Afife Jale mutluydu. Artık kötü günlerin geride kaldığını düşünüyordu.

Ama o uyuşturucuyu bırakmak istiyor; bu kez uyuşturucu onu bırakmıyordu! Sağlığı bozuldu. Sahnede ayakta duramıyordu. Tiyatroya veda etmek zorunda kaldı.

İşte o zor günlerinde Kuşdili Çayırı’nda, Hafız Burhan’ın konserinde sanatçıya tamburuyla eşlik eden Selahattin Pınar’la karşılaştı.

ÇALGICI DEĞİL SANATKÁR

Selahattin,
 babası Denizli Milletvekili Sadık Bey’in iyi bir öğrenim görmesi için gönderdiği İtalyan Ticaret Okulu’nu yarıda bırakmıştı.

12 yaşında ut, 17 yaşında tambur çalmayı öğrenmişti.

Babasının sürekli "Benim oğlum çalgıcı olacak" şeklindeki "aşağılamalarına" dayanamayıp bir gün, "Hayır sanatkár olacak" deyince evde kavga çıkmış ve babasının üzerine yürümesi sonucu evi terk etmişti.

Yeni evi; daha sonra "Üsküdar Musiki Cemiyeti" adını alacak olan "Darü’l-Feyz-i Mûsıki"ydi. Anne-babası musikiydi. Musiki üstatlarından dersler aldı. Bestekár oldu. Ünlü sanatçıların kadrolarında yer almaya başladı.

İLK GÖRÜŞTE AŞK

Afife Jale, "Türk müziğinin aristokratı" Selahattin Pınar’
ın naifliğinden, kibarlığından, temiz giyiminden, güzel ve esprili konuşmasından etkilendi. Duyguları karşılıksız değildi.

Evlendiler.

Fatih Camii’nin karşısındaki bir apartman dairesine yerleştiler.

27 yaşındaydılar ama çocuk gibiydiler. Evde saklambaç oynuyorlardı. Ut, tambur tınısı, şarkılar, şiirler evlerinden hiç eksik olmuyordu.

Fakat, mutluluk kısa sürdü.

Çünkü... Afife Jale bazen odasına kapanıyor, saatlerce çıkmıyordu.

Selahattin Pınar, bir gün kapının anahtar deliğinden içeriye baktı.

Afife Jale koluna eroin şırınga ediyordu!

Uyuşturucu bulmak için bir eczacıyla da ilişki kurmuştu!

Selahattin Pınar karısına áşıktı. Her tutkulu insan gibi kendini aldattı. Afife Jale’yi kurtarmak isterken uyuşturucu bataklığına saplandı.

Afife Jale, eşinin daha kötü bir hale gelmemesi için ona yalvardı: "Ne olur boşa beni, terk et beni."

Selahattin Pınar hiç yanaşmadı ayrılığa. Afife Jale hep zorladı.

Ve 1935’te boşandılar.

Selahattin Pınar aşkını hiç unutamadı. Karşılıksız aşkı ve ayrılık acısını anlatan unutulmaz bestelerini bu dönemde yaptı: "Nereden sevdim o zalim kadını"; "anladım sevmeyeceksin beni sen nazlı çiçek"; "huysuz ve tatlı kadın"...

VE ÖLÜM

Korkusuz kadın Afife Jale, sokaklarda beş parasız intihar etmek ister gibi yaşadı.

Darülbedayi’deki dostlarının yardımıyla, Bakırköy Akıl Hastanesi’ne yatırıldı. 1941 yılının 24 Temmuz günü öldü.

Cenazesinde dört kişi vardı; onlar da tabutu taşımak için gelmişlerdi.

Zamanla mezar yeri bile kayboldu.

Ama o silinmedi. Efsane oldu. Artık biliniyor ki; o, Türk kadınının sahneye çıkması için kendi hayatını feda etmişti.

Selahattin Pınar, Afife Jale’nin ölümüyle yıkıldı. Daha da içine kapandı. Ardı ardına besteler yaptı. "Gecenin matemini aşkıma örtüp sarayım"...

6 Şubat 1960’ta Todori’nin Meyhanesi’nde ölene kadar Afife Jale’yi unutamadı.

Afife Jale Cenaze


1 yorum:

  1. enfes

    çok teşekkürler
    sağolun
    varolun
    inşallah


    Kasım 12,2019
    istanbulBeyi

    YanıtlaSil